İsmaililik, İslam’ın doğuşundan bu yana varlığını sürdüren ve Bâtini geleneğinin bir bölümünü bünyesinde barındıran teolojik, felsefi ve sosyopolitik bir doktrindir. İsmaililik temelde ilahi olana dayanmasına rağmen geleneksel İslam anlayışının aksine Bâtın ilkesini savunur. Bu prensibe uyarak sadece yüzeysel unsurlara odaklanmaktan kaçınıp derin idrakleri ve gizli irfanları keşfetmek için hayati önem taşımaktadır.
Ali’nin akrabası İsmail’in gerçek halife olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca İsmaililik, tarihi çağlar boyunca çeşitli ezoterik ilkeleri ve sembolik motifleri bünyesinde barındırmıştır. Bu bileşenler toplumu iki net katmana ayırır: açık (dış) ve gizli (iç) yönler. İsmaili cemaatinin takipçileri, dışsal bilgiyi anlayışı geliştirmeye giden bir yol olarak görüyorlar.
İsmaililik, Batıni doktrinleri aracılığıyla derin bir felsefi temel sunar ve yaşamın gizemli anlayışını ve manevi ilerlemeyi vurgular. Toplum tarafından uhrevi ve tehlikeli olarak görülse de bu inancın sağlam bir bilimsel temeli ve benzersiz bir tarihi vardır. İsmaililiğin yolculuğu bilgelik, sükunet ve kişisel farkındalık alanında geniş bir çalışma yelpazesi sunar.

Hasan Sabbah, müritlerinde bu inancı doğuştan besler ve onların bu konuda sarsılmaz bağlılıklarını sağlar. Alamut Kalesi önümüzdeki yıllarda da birçok Nizari mezhebinin toplanma alanı olmaya devam edecek. Bugün İsmaili delegesi asıl adı Kerim El Hüseyin Şah olan Ağa Han’dır.
Hasan Sabbah’ın misyonerlik çalışmaları için TIKLAYINIZ